Ne olursa olsun bazı şeyler hiç ama hiç unutulmuyor. Yeni aşklar, yeni umutlar, yeni heyecanlar sadece acımızı erteliyor…
Yaşanılan şey ne kadar büyükse acısı da o kadar can yakıyor. Ayrılıktan hemen sonra onu unutmak adına attığın adımlar ilk başlarda hep sevgi aşılıyor mutluluğa hasret yüreğine. Başaracağını hissediyorsun. Onu bir kalemde silip; seni yakıp yıktığını, seni yerle bir ettiğini unutacağını sanıyorsun. Bir tarafının hep eksik olduğunu bilsen de yüreğine salgılanan sahte sevgi hormonları unutturuyor sana acılarını bir uyuşturucu misali. Aynaya saatlerce baktığında bile karşındaki yüzün senin olmadığını anlayamıyorsun. Hayatın adına o kadar çok şeyi göz ardı ediyorsun ki; artık çevrendekiler bile seni tanımıyor. Hayatına kendin yön verdiğini zannetsen de; kaderin ağlarını örüyor Tanıdıktır bu duygu; çoğumuz bunu ya yaşadık ya da yaşayacağız kaçınılmaz son bellidir. Acı çekersin, unutmaya çalışırsın, biri karşına çıkar, uyuşup unuttum zannedersin. Ama kader hep ağlarını örer. Beklenen son geldiğinde uyuşturulduğunda farkına varamadığın her şey bir tokat misali çarpar yüzüne. Beklenen son; yeri gelince sende unuttuğu küçücük bir tokayı görmendir; ya da şarkınızın çalmasıdır hiç ummadığın anda. Ondan ayrıldıktan sonra gitmemeye yemin ettiğin kafeye gitmendir yemini unutarak; ona benzettiğin aktrisin filmine rastlamaktır uyumak için bakakaldığın televizyonda. Beklenen son; onun halen kalbinde yaşadığını hatırlatan gerçektir kısacası. Aslında sen hiç değişmemişsindir, içindeki “O” yerli yerindedir. Acıların unutulmamış sadece ertelenmiştir. Ne kadar basit değil mi onu unutmak adına günlerini, haftalarını hatta belki de aylarını heba etmene rağmen aldığın yolun bir arpa boyu kadar bile olmayışı? Ya da senin aylarca onu unuttuğunu sanıp başka tenlerde onu aldattığın gerçeğiyle yüzleşmene sebep olanın sahip olduğu ufacık bir nesne oluşu. Gerçekten de ne kadar basit…
0 Bıdı Bıdı:
Yorum Gönder
Birşeyler de sen söyle be kardeşim hep ben hep ben nereye kadar?