29 Ağustos 2010 Pazar

Geçmişe Bir bakış

Geçmiş dediğime bakmayın siz; Aslında söyleyeceklerim rağmen içindeki pis oyunların aynı kaldığı bir ligin; Spor Toto Süper Lig'in ilk haftalarından ve azıcık da olsa Turkcell Süper Lig'den bahsedeceğim.

Kötü giden bir takımın taraftarı olduğum için bu yazıyı okuyan bazı kısımlar bunu bir bahane bulma olarak algılayabilir ama gerçek olan bir şey var ki ''Herkes Gider,Biz Kalırız; Biz GALATASARAY'lıyız!'' ve asla başarıyla endeksli değil sevdamız...

Gelelim asıl konumuza, Geçen sezonu bileğinin hakkıyla kazanan Bursaspor'la başlayalım. Öncelikle kendilerini tebrik ederim. Kolay olmayanı başardılar ama bu sezon başlangıcıyla beraber burnuma gelen pis kokular zaten pek de sevmediğim bu takımdan iğrenme derecemi artırdı.

Nasıl mı?

Gözden kaçan ufak detaylarla; Geçen hafta bizim maçta ilk yarıda vuku bulan bir olaydan bahsedelim. Sarı kartı olan Volkan Şen'in maçın 45. dakikasında topu çocuğu gibi kucaklaması ve bunu görüp endirek serbest vuruş veren hakemin bu oyuncuyu ikinci sarıdan atamaması(!)... Volkan Şen'in bile buna ne kadar şaşırdığını belgeleyen fotoğraf ve videolar bir sonraki gün kolpa basın'da yer aldı. fakat nedense hemen unutuldu.

Bunu biliyoruz bize bilmediğimiz şeylerden bahset dediğinizi duyar gibiyim. O zaman farklı bir açıdan bakalım; Geçen hafta 45. dakika da Volkan Şen atılsaydı ne olurdu? İlk yarı Bal yapmayan arıdan farksız olan GALATASARAY'ımızın zaten üstün oynadığı maçta 2.yarıda 10 kişi kalan Bursaspor'u alt edemeyeceğini garanti edebilecek biri var mı ? (10 kişi kalan Karpaty'i yenemedi diyenleriniz olabilir ama aynı şey değil! Bursa maçının ilk yarısı ve Karpaty maçının ilk yarılarında oynanan futbol herşeyi açıklar.)Sanmıyorum alın size beleş bir 3 puan!

Gelelim bir sonraki haftaya yani dün akşama Son şampiyon apoletli Bursaspor Ligin ilk haftasında bizi haklı bir oyunla 2-1 yenen Sivas deplasmanında... Sivas bize nasıl oynadıysa Bursa karşısında da aynı savaşıyor derken hoooop Bursa bir gol atıyor golü atan çok tanıdık GEÇEN HAFTA KIRMIZI KARTI YESE BU HAFTA CEZALI OLACAK OLAN volkan şen(!)... Emin olun Bursa o golü bulmasa çok zorlanırdı. Alın size beleş bir 3 puan daha. Etti mi 6? Kolpa basının atabileceği muhtemel başlık; ŞEN ola Bursa! altta sırıtan Volkan Şen'in suratı...

Belki içinizden daha ligin başı altı puandan bir şey olmaz diyenler olabilir ama size şunu hatırlatayım Bursa geçen sezon sadece 2 puan farkla şampiyon oldu

İsmi değişti bu ligin evet değişmeyen tek şey içindeki pis oyunlar değil bir de SÜPER (!) oluşu var...

İlk başta da bahsettiğim Turkcell Süper lig'den söyleyeceğim konu ise biraz daha kısa kolpa basında okuduğuma göre Ankaragücüyle yollarını ayıran Serkan Kırıntılı'nın fenevbahçeye adım adım yaklaşıyormuş... Yakışır geçen sene ki Ankaragücü - fenevbahçe maçında zaten haketmiştin sen o onurlu(!) sarı lacivert formayı... Giymek hakkındır Serkan Kırıntılı!


İnşallah üzerimizde ki kara bulutlardan en kısa süre de kurtuluruz... Hakettiğimiz yere emin adımlarla ilerleriz... Bu süre zarfında içimden söyleyediğm besteyle bitsin bu yazı;

Başın öne eğilmesin
Aldırma Cim Bom aldırma
En büyük sen değil misin?
Aldırma Cim Bom aldırma
Aldırma Cim Bom aldırma
Cim Bom aldırma!

Enis Enisoğlu

4 Temmuz 2010 Pazar

Olmayınca olmuyor...

Sağa gitsem olmuyor,
Sola gitsem olmuyor,
İki adım ötemde aynı;
Bulunduğum yerde...
Sen kum misali süzüldükçe parmaklarımın arasından
Avuçlarımda biriken sadece hüzün...
Olmayınca olmuyor...

30 Mart 2010 Salı

Basın Açıklaması...

Birkaç gün önce aldığım karar ile Facebook listemden sildiğim 150 arkadaşın;silinme sebebi aşağıda yazılıdır.

Kendilerine gösterilen saygıyı hiçe sayıp hayatımda ailemden sonra en çok değer verdiğim ikinci varlık olan GALATASARAY'ıma ağza alınmayacak küfürler sarfettiğiniz için artık arkadaş listemde yoksunuz! Bundan sonra da olmayacaksınız! Siz kendinizi gecelik zevklere verin tek maça adam satın! Bu sevda sizin anlayamacağınız kadar büyük! Şunu da bilin ki babam fenevli olsa onu da sevmem! Bende Biliyorum gördüğüm heryere nkfvas yazmayı ama siz saygıdan nasıbını almadıgınız için artık orda olamayacaksınız


Yönetim kurulu adına;
Enis ENİSOĞLU

19 Mart 2010 Cuma

Beni ben yapanlar!!!

değişik birşeyler yazmaya karar derdim hadi hayırlısı:)beni ben yapan şeyleri paylaşırken biraz unutkan olabilirim daha sonra 2 veya 3. versiyonu olabilir bu yüzden =)

* Galatasaray; Sensiz bir hayat düşünemem ki... Beni terketmeyeceğinden bu kadar eminken =) Fani aşklar elbet biter acı verir sonra gider bir tek senin büyük sevgin inan ki ömre bedel... =)

** Ailem; onlara pek belli edemesem de ( huyum kurusun=))onlar gerçekten çok seviyorum bunun aksini düşünemezdim herhalde... beni yeri geldiğinde çıldırtsalar bile her seferinde bir süre sonra bunun benim iyiliğim için olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalmak biraz acı olsa da insanı gülümsetiyor =)Onların olmaması gerçeğiyle yüzleşmemek şu anlık en büyük dileğim Allah'ımdan =(

*** Dostlarım; bu başlıkta uzun bir listem olmayacak isimlerini verip onlar rencide etmek istemiyorum =)ama onlar da biliyorlar ki bir elin parmağını geçmiyor sayıları =) Size nasıl teşekkür etsem azdır en paranoyak zamanlarımda hep yanımdaydınız =)ama inkar etmeyin bende iyi bir dinleyiciyim =)Eee! Ne de olsa beraber yürüdük biz bu yollar da beraber ıslandık yağan yağmur da =)

*** Bilgisayarım ; Onu bu liste de ilk beşe sokmasaydım çok büyük haksızlık olurdu =) Siz de ona teşekkür edin sayın okurlarım o olmadan size ulaşamazdım bi de TTNET'e =)

** Lig Tv; Komik gelebilir ama ilk maddenin bir eki her hafta sonu ekran başına geçip o yeşil sahaya tek sefer de 90 4 maçtan takriben 360 dakika bakmanın dayanılmaz cazibesi Lig Tv'yi bu listeye soktu... Teşekkürler Digitürk...( yayın ihaesine 321 milyon $verdiler nasıl teşekkür etmiyim sşimdi ?? ama seneye o pakete bi zam yapın da bak burdan sövmüyor muyum??? söz verdiniz hulaynn zam yok diye =)=)

* Odamdaki Sarı Kırmızı Nesneler; Bana huzur veriyorsunuz her ne kadar İsviçreli Bilimadamlar(bu konuyla ilgili yazı yazmalıyım=)) kırmızının insanı gerdiğini söyleseler bile ben inanmıyorum benim spa merkezim gibisiniz =) Neyleyim sarıyı tek başına yanında kırmızı yoksa; neyleyim tek başına kırmızıyı üzerinde Ay-Yıldız yoksa!!! =) (toplumsal mesajımı da verdim=))


* İskambil desteleri; Poker, 51, batak, pişti(hep yenilsemde!), pis 7'li,king( sadece 2 kere oynasamda) bunları nasıl oynardım siz olmasaydınız... =) bendeki yeriniz ayrı unutmayın =)

** Kitaplarım; Kitaplarım adlı başlığın iskambil destesinden sonra gelmesi biraz ironik olsa da =) üniversite öğrencisiyim ben haliyet-i ruhiye mi anlamanız zor olmamıştır=) tamam kitap okuyorum da entel de değilim zevk almam lazım okurken =) Aynı kitabı 3 kere okuyacak kadar saykoyumdur=) (bkz. Ramses serisi)Niye 3 kere okudun? Gerizekalımısın? bir kere de anlamıyor musun? gibi sorularınıza açığım hepsine verecek cevabım var suskunluğum asaletimdendir :P

*** Cep telefonum; genel amacından bazen biraz caysa da (oyun oynuyorum ya durmadan=)) onsuz da olmaz hatta şimdi yine öttü bir adet günaydın mesajım var =) sana da günaydın yeşimcim =)

*** Rengarenk Kalemlerim; Promosyonlar genel olarak Türk halkına yani bana sana ona hep cazip gelmiştir ama benim için her promosyon bir yana şu eczacılardaki rengarenk kalemler var ya onalar bir yana=) siz de varsa kargo adresimi vereyim de yollayın =) takas kabul edilir =)

** Adriana Lima; Ama evlisin benim değilsin =) eller ne derse desin beni bilen bilir seni taaa fi tarihinden beri takip ediyorum =) hastayım hulaynn sana! Türkiye'de seni kimse tanımazken ben senin hayranındım şimdiki gibi facebook da hayranı olmak kadar basit değildi bu aramızda okyanus var be =)Bırak şu Jaric i ya! tamam onun gibi pırlantalar alamam sana ama biliyorum senin gözün bunlarda değil valla bak çocuğunu kendi çocuğum bilirim 2 tane daha yaparık biri ada bir arda hadi seni de kırmıyım ada gabrielle ve arda carlos olsun latin isimleri de koyalım=) ama gel hulaynnn =)


* Unutkanlığım; Şimdi bunu size kanıtlıyorum aklıma başka birşey gelmiyor çünkü unuttuklarım üzülmeyin bu yazının ikicisini yazmaya karar vermiş bulunmaktayım orda kesin yerinizi bulursunuz ya da 3. de belki 4. de =)


Reklam ücreti alacağım kuruluşlar=)
1 Digiturk
2 TTnet
3 Türk Eczacılar Derneği
4 Galatasaray (senden para alamam=))

ZOR bir yıl…

ZOR bir yıl…
Bir yıl oldu seni tanıyalı… Şaka gibi sadece bir yıl! Ondan önce nerelerdeydin? Neden karşıma daha önce çıkmadın? Neden sarmadı beni kolların sımsıkı; asla bırakmazcasına? Ve en ilginç olanı yaşananlar nasıl bir yıla sığdı?
Rastlantılarla birleşti aslında yolumuz… Plansız, hesapsız ve ansızın girdik birbirimizin hayatına. İlk başlarda gerçektende zıt kutuplardık birleşmesi hayalden de öte olan… Tanışmamız gibi yaşadıklarımızda plansızdı. Akışına bırakmıştım zaten her şeyi. Belki de tek ortak yönümüz yalnızlığımızdı ve birbirimizi daha çok tanımamızı sağlayan. Yavaşça yaklaştık, incitmedik, konuşamadık ama gerektiğinde hep anlattık kendimizi! Bir şeyler değişiyordu ve artık fedakârlık yapmalıydım. Tabir-i caizse; sahilden topladığım kum tanelerini teker teker avuçlarına taşıdım. Sıkılmadan, yorulmadan ve bir an olsun yılmadan taşıdım sevgimi, bıraktım avuçlarına. Aramızda ki dağlar bile engel olamıyorken azmime bir şeyler de yoluna girmişti. Avucuna bıraktığım her kum tanesinde daha bir sıkı birleştiriyordun parmaklarını; çünkü seninde buna ihtiyacın vardı. Sevgime, içtenliğime kısacası bana. Hayatıma girdiğin zaman seni en iyi betimleyen kelime; ZOR’du. Sana sevgimi belli edebilmek için aşılmaz dediğin dağlarını aşıp avuçlarında biriktiriyordum varlığımı… Çünkü; ben ZOR’u severdim. Ayrıca bu ZOR’luğuda çok sevmiştim; yıllar sonra olmaz denilen şey olmuştu içim yeniden kıpır kıpırdı. Renklerin hepsini severdim ama sarı-kırmızı beni anlatırdı ta ki seni tanıyana dek. Gözlerinin yeşiliydi artık benim için yaşama nedeni… Sarıyla kırmızıya ne oldu deme! Sen bilirsin bir kelepçedir o benim için ölene dek bileklerimden hiç çıkmayacak olan. Avuçların sonuna kadar kumla dolmuştu bir süre sonra, daha fazlası olmazdı, olamazdı değil mi? Bu yüzden başkalarını aradı sadece beni görmesini dilediğim gözlerin! Başkaları ise buna razıydı. Kim istemezdi ki bunu? Ve hiçbiri beni bilmiyordu ki; hiçbiri seni benim kadar sevemezdi. Onları da suçlamıyorum bu yüzden… Sen yalancı gülüşlere kandığında ilk kum tanesi kayıp, gitmişti avuçlarından; farkında değildin ama o anda başlamıştı tükenişimiz…

Sen kör oldun göremedin. Ben dilsizdim söyleyemedim. Sonumuz ise kaçınılmazdı; Gittin…
‘’ Evet ilk giden değildin ama giderken en çok acıtan SEN’ din. Tabii en acıtan SEN olacaktın. Çünkü daha önce hiç kimse bu kadar sevilmemişti ki, daha önce hiç kimse bana gerçek aşkı yaşatmamıştı ki, hayatımda hiç kimseye senin kadar güvenip aklımın firâr etmesine sessiz kalmamıştım ki... Hayatıma bir sürü figüran girmişti ama o benim esas kızımdı. Esas kız esas oğlanı terk ettiğinde esas oğlan tabii ki dibe vururdu. Çünkü kalbinin yarısı esas kızla birlikte gitmişti.
Hep böyle değil miydi zaten âşık olmak; bir yanın hep sevdiğinledir, o giderse sen yarım kalırsın... Yarım bir insan olarak kötülerin galip olduğu bu dünyada yaşa yaşaya bilirsen ondan sonra... Ben hayatım boyunca bir şeyi hiç anlamadım. Bir ilişkiye başlarken iki kişinin de istemesi gerekiyor ama bitirirken tek tarafın karar vermesi yetiyor. Gidiyorum diyor ve olan gidenin ardı sıra baka kalana oluyor. Allah kahretsin ya! Burada bir haksızlık yok mu? ‘’

Avuçlarından kayıp giden her kum tanesi beni biraz daha sildi hayatından. Biraz daha acıdı daha fazla kanadı yüreğim ve ben bir karar aldım;
Senli cümleleri çıkardım hayatımdan…


Yazmaya çalıştıklarımın son noktası koyabilmek için affına sığınarak (‘’) kesme işaretiyle kısıtlanan alanla bana yardımcı olan biricik dostum Ayşegül’üme sonsuz teşekkürler… Canım dostum sana olan sevgim asla (‘’) kesme işaretiyle sınırlandırılamaz Acılarıyla beni büyütenler size de çok teşekkürler… Ve sen; nefes alışım, kalp atışım… Bizi tüketmeden ne olur geri dön...

16 Mart 2010 Salı

‘…what does not kill us;just make us stronger!’

‘…what does not kill us;just make us stronger!’ Uykusuz geçen bir gecenin sonunda uyumak için izlediğim bir dizi de söylenen son sözdü bu… İngilizcesi pek de iyi olmayanlar için çevireyim basit olarak ”Bizi öldürmeyen şeyler; daha da güçlü yapar!” … tabii bu söz duygusallığın doruğunda söylenince ister istemez insanı düşünmeye itiyor.

Neler yaşadım? Ne acılar çektim ya da çektiğimi sandım ? bunlar beni öldürmediğine göre demek ki güçlendirdi ne kadar güçlendim? Sorular sorular aklımdaki sorular… size de olmaz mı bazen beyninizi kemirmez mi bu düşünceler???

Akla ilk gelen şey; aşk acısı… daha önceden 2 defa bu acıyı tam derinden hissettiğim için bu konuda fazla düşünmedim ne ilk aşk ne de sonrasında yaşadığım büyük aşk beni öldürmedi peki ya güçlendirdi mi? Kendimi kandırdığım zamanlardan birinde olsaydım “ evet kesinlikle güçlendirdi derdim” şimdi ise daha realist bir durumdayım… bugün yine aynı durumda olsam yine aynı şeyleri yapardım. Yine sınırsız severdim ve yine acıyı ben çekerdim. Beni tanıyanlarınız. “ evet eni aynen öyle olurdu” diyeceğinizden eminim…

Ardından kafama takılan düşünce ise sevgiliden sonra akla gelen insanlardan arkadaşlardan dost sandıklarımdan yediğim kazıklar… sağ olsun çevremdeki insanlar en az aşk kadar acı çektirdiniz bana… Sizden sonra güçlendim mi? Tabiî ki de hayır! İçimde bu kadar iyi niyet varken ve ben bu kadar sorumsuzken yine arkadaşlık dostluk için inanılmaz hatalar yapabilirim… ne demiş ünlü düşünür Feys Buk; İnsan inandığı şeyler uğrunA inanılmaz hatalar yapabilir! Doğru söze ne hacet! Dostlarım arkadaşlarım hatta tanımadıklarım beni sırtımdan vurabilirsiniz çünkü ben gerçekten İnandığım şeyler uğrunA inanılmaz hatalar yapıyorum! Hastayım sana Feys Buk!


Son olarak beni bu aralar en çok zorlayan şeyle ilgili konuşacağım. Çok sevgili Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde heba olan koskaca 5 yılım ve heba olacak yıllarım… Ne yaptıysam olmadı beceremedim bu şehirde yaşamayı fırsat buldukça kaçmaktan başka bir çözüm bulamadım bu acı ve strese direnmek içn… Her şey ortada daha 4 yılı tamamlamadan uzayan okulum için yanıyorum…. İtiraf etmeliyim ki başaramadım ama belli ki T.C K.T. Ü’ de başaramad. Başaramadı çünkü; halen nefes aldığımı hissedebiliyorum… eee nerde o zaman bu güç? Hissedemiyorum! Yoksa ben öldüm mü ? =)


Bahsettiğim şeyleri birleştirdiğimde ortaya tek bir sonuç çıkıyor… Nefes aldığıma göre beden olarak beni öldüremediniz o nedenle üzgünüm ama beni gerek beyin gerek ruh sağlığı gerekse duygusal olarak öldürdünüz! Ruhuma El Fatiha! Amin!

13 Mart 2010 Cumartesi

sadece 1 ay...

düşündüm de birşeyler yazmalıyım buraya... hayatımda neler de değişti son yazımdan bu yana. bir önceki yazımı yazdığımda başına 1 ay içinde bunlara gelecek dese güler geçerdim... ama hayat gerçekten tuhaf... başlasam iyi olacak...

gitmesine çok üzüldüğüm birileri geri döndü bu konuda gerçekten de çok mutluyum aslında o hiç gitmemiş ben gittiğini sandığım anlarda o beni bir şekilde izliyormuş hani herşeyinizi gizleyebildiğiniz paylaşım sitesi var ya orda blog adresimi gizlememişim ve o tüm yazılanları okumuş:) onla ilgili hiçbir şey yazmamış olmam ise tuhaf:) aslında sadece buraya yazılmadı onunla ilgili olan gerçekler... onu ne kadar da özlediğim mesela... iyi ki bana döndün iyi ki varsın...

başka... başka... aylardır hayalini kurduğum gezimi sonunda yaptım tek günde olsa bu sorunlar şehrinden kurtulup evimden sonra en çok huzur bulduğum yere gidebildim... her yer sarı heryer kırmızıydı orda ve avazım çıktığı kadar bağırsamda kimse dönüp napıyor bu deli demedi bana :) işte ben tam olarak orda yaşamak istiyorum orda yaşamam mümkün değil ama en azından yakınlarında olayım Allah'ım lütfen... her ne kadar ayrılığımız biraz acı olsa da beni üzse de ORADA OLMAK MÜKEMMELdi... sen vişne çürüğüne çalan kırmızıyla turuncuya yakın sarı yanyana geldiğinde ne kadar güzel olduğunu hiç farkettin mi? ben bunca yıl farkettiğimi sanıyordum ama oraya gittiğinde anladım ki farketmemişim


on the other hand :) ( halen hazırlığınetkisindeyim demek paragrafa başlarken aklıma bunlar geldiğine göre:) ) bugüne kadar isteklerim hep değişti ilkokuldayken liseli olmak istedim lisedeyken üniversitede üniversiteye geldim keşke ilkokulda kalabilseydim dedim... sevdiğim çiçek bir lilium oldu bir papatya; asla yapmam dediğim şeyleri yaparken hiç düşünmedim öncesini... ve birçok şey değişti zamanla değişmeyen tek bir gerçek vardı o da sen... seni o kadar özledim ki artık ne olur gel... bu yazıyı okuyanların aklından geçecek ilk ismi gerçekten tahmin etmek zor değil ama inanin ki o değil o asla olamaz buraya yazdığım kişi senin kim olduğunu bir tek ben biliyorum ve bildiğim başka birşey ise seni ne kadar istediğim... Gelir misin 3 vakte kadar bilmem ama ben seni hep bekleyeceğim...

haydi bitirelim bu yazıyı... aslında itiraf etmem gereken bir sürü şey daha var ama bırakın da onlar bende kalsın... bu yazıyı kaç kişi okur? bir elin parmaklarını geçer mi bilmem de inşAllah okuyanların işi rast gider:) ookumayanların da rast gitsin :) ben böyleyim işte son paragrafın satırları beni o kadar iyi anlatıyor ki 100000000000000 sayfa yazsam anlatamazdım... Kendine acı çektirmekten hoşlanan ama başkasına kıyamayan saykoyum ben :D

17 Şubat 2010 Çarşamba

Sorunlar... Sorunlar... Sorunlar...

Düşündüm de kendim oldum olalı tam olarakda kurtulamamışımm bu kelimeden; sorun!!

İyi tarafından bakmayı kendine adet edinmiş bir polyanna vakası olmama rağmen neden halen bu durumdayım çözemiyorum... ama rahat olun çalışmalarım devam ediyor... elbet bununda üstesinden gelecem...

nedir bu sorunlar diye düşünmeden de edemedim! kronolojik sıralamayla yazmaya calıstımm kendımce ;

0-3 yaş:
Nerdeyim ben ya? bunlar kim ben kimim? amacım ne?(tabiki espri bu yaştaki sorularımm altıma yapmam ya da üzerime mama dökmem olabilir sadece :)

3-6 yaş:
Çocukluk çekişmeleri; istediğim oyuncağın alınmamasını sorun olarak söylemek aileme biraz haksızlık olurdu burda bana bu tip şeyler yaşatmadıkları için teşekkür ederim kendilerine Mr&Mrs Enisoğlu :)

6-11 yaş:
okulun başlaması ve beraberinden süre gelen sorunlar ve ilk olarak Anadolu ve Fen liseleri sınavıyla bir yarış atı olmaya başlamam; evet yanlış duymadınız 5.sınıfta ilk ülke geneli sınavına giren o zavallı çocuk neslinin son üyelerinden biriydim o yaşta bırakın ülke geneli bir sınavı okula neden gittiğimi bile yeni anlıyordum nasıl başarabileyim ki..

ve ayrıca bu dönemde; ilk olarak dünyama en insancıl sorun girdi; İlk aşk unutulmaz unutulmadı da şu an çok iyi bir arkadaşım olan şahsiyet o zamanlar benim en büyük mutluluğum ve sorunumdu :)

11-14 yaş:
Hadi bakalım! ilkokulda başaramadın; sana bir fırsat daha önündeki üç yılı daha zehir ediyoruz 6.sınıf oldun diye sevinme üç yıl sonra lgs var evet acı gerçek tam olarak da buydu artık tay olarak başladığım sınav geleneğinde biraz daha büyüyp sekizinci sınıfta daha da alışkın hale geli kalifiye bir yarış atı olma yolunda emin adımlarla ilerledim ve bu sorunu aştım ve aileme istedikleri mutluluğu yaşattım...

Ama daha sonradan anladım ki ben bu yaşa kadar sorun yaşamamışım:(

14-20 yaş:
Evet asıl sorunların başladığı yaş dilimi:) ergenlik ve onunla beraber süregelen bir sürü sorun ile boğuştuğum yıllar... Neler olduklarından bahsetmeyeceğim çünkü hepimiz bu dönemden geçiyo er yada geç...

Ve başımın belası öss! ömrümü yedin bitirdin Allah belanı versin ve senden sonra hayatım asla istediğim gib olmadı! Ne istediğim bölümü kazanabildim ne de istediğim üniversiteyi halbuki puanım isteklerimi karşılıyordu! Öseyeme! götümü ye! bok vardı sistemi değiştin tüm puanları 20 puan yukarı fırlattın! beni de olmam gereken en son yere fırlattın! Trapzone!

20-... Yaş:
Üniversite sorunsalı! içinde neler yaşadım bu dünyanın bir ben bilirim birde Rabb'im! ve bu dönemde tanışma-sevme-hoşlanma-aşık olma-kullanılma şeklinde bir süreç yaşadım ve sonu kazık yeme olarak kondu bu sürecin... ama şu an ben çok rahatım ben herşeyin doğrusunu yaptım içim çok rahat! Kazıklansam da o oyunu ben kazandım!

-------------------------------------------------------------

Şu saatten sonra başıma neler gelir bilinmez! ama ben sorunlarımla hep barışık aşadım belki atladıklarım oldu belki de anlatmak istemediklerim atladıklarımı aşmışım ki unutmuşum anlatamadıklarım ise rahat olun sizi de çözecem! daha güçlü bir Enis var karşınızda!

13 Şubat 2010 Cumartesi

14 Şubat!!!

Sevda dediğin bir ömürlük olmalı!
Adını andığında için titremeli!
Onu görmek için can atmalısın!
Gördüğünde ise mutlu olmalısın!
Bazen seni üzse de sen hep onu sevmelisin!
Başını yastığına koyduğunda onu düşünmelisin!
ve her nolursa olsun onunla ilgili hiçbirşeyden pişman olmamalısın!

Bunları bana yaşatan biricik aşkın yaşama sebebim herşeyim!

Kutlu olsun Cimbombomum Bugün SEVGİLİLER GÜNÜMÜZ!!!

!!!Sahte Aşklara İnat; Seninleyiz GALATASARAY!!!

12 Şubat 2010 Cuma

Özel 1 Blog!

Bu yazıyı çoğu kişi anlamayacak ama olsun anlamasını istediğim kişiye ithaf olunur... Ve onun anlayacağından şüphem yok...

Dün gece klasik gecelerden biraz farklıydı 00:00 'da ulaşmak istediğim ama dalgınlığım yüzünden anca 1 dakika tehir ile ulaşabildiğim ve aklımdan nedense hiç çıkmayan o 10 rakamı ard arda sıralayip düşünmeden gönder tuşuna bastığım bir geceydi... 12 Şubat'90 da anlam kazanmıştı bugün ama biraz geç farkına vardım ben bunun galiba... Farkına vardıktan sonra vazgeçtim ben bir kere o tarihi kutlamayı sonra tekrar kaydettim ajandamda ki özel günler bölümüne; Bir müsibet bin nasihattan daha iyidir ata sözünü pekde iyi algılayamayan beynim bir kez daha vazgeçti daha sonraları o tarihi kutlamaktan; biraz elde olmayan sebepler biraz yanlış anlamalarla karıştı yollar oldu işte birşeyler ama üçüncü ve son kez o tarihi kutlama kararı aldım bu sefer eminim bu sefer son...

Ve SEN!

SEN hep oralarda ol

SENle hep böyle yeni yaşlar kutlayalım; SEN hep oralarda ol bildiğim ama ulaşmaya çalışmaktan şimdilik kendimi alıkoyduğum yerde; SENin oradaki varlığın beni mutlu etsin ve her yeni yaşında ben sana yine iyi ki doğdun diyeyim büyük bir zevkle... Zaman geçse de değişmeyeceğini umduğumuz şeyler değişse de SEN değişme...

15 yıl sonra yaşlılık triplerine girdiğinde ilk ben dalga geçeyim SENle :)o gün geldiğinde SENi güldürebileyim; güldürebileyim ki daha fazla üzülmeyelim çünkü biz üzülme hakkımızı kullandık daha önceden... 14 şubat'ın habercisi olmasa daha hoş olurdu ama 12 Şubat benim için hep özel oldu hep de öyle olacak :) 12 Şubat 2025'i iple çeken bir adet Enis olarak;

SENle anlam kazanan herşey için teşekkür ediyorum..

İyi ki doğdun canım benim...
İyi ki varsın...
SEN hep gülümse emi...

Nice yıllara Hande'

iyi ki doğdun canım exkankam...

6 Ocak 2010 Çarşamba

Okunası Kitaplar...

Hayatımda Galatasaray'dan sonra beni kendine bağlayan ender şeylerdendir kitaplar... Aslında liseye kadar çok da okumazdım... ta ki lise de edebiyat dersinde okuma zorunlu hale getirilinceye kadar :) o sene 23 roman okumuştum... şimdi ise okuduğum kitaplardan size önerilerde bulunacamm:)

OlasılıkSız:

Tam bir başyaptı bu kitabın Amerika' da tutmaması çok enterasan onlar kadar hayal dünyasında yaşayan bir ırk yok halbuki:)

Şu Çılgın Türkler+Dirliş+Cumhuriyet

Tarihimize hiç bu kadar net katıksız okumamıştım Tanıdığımızı sandıpımız insanları aslında tanımadığımız yuzume vurmustu bu kıtap okunasııı bı seri:)

Dan Brown Kitapları

Son kitabı Kayıp Sembol'ü henüz aldığımdan dolayı okuyamadım ama onun dışındaki tüm kitapları tam bir usta işi:) Her ne kdar tüm kitaplarında suçu birini üstüne yıkıp en sonunda herkesi şaşırtma yoluyla nokta koyuyor olsa da kesinlikle okunası bir insan kendisi

Harry Potter Serisi:

Bu seriyi okumak çocukluksa çocuğum arkadaş... 7 kitap 6 film sıkılmadan geçti de gitti:) Hayal gücü başarmanın yarısıdır demiş koca A. Einstein... Hayal gücü geliştirme konusunda on numara.. Şükelaa...

Ramses Serisi

Kitapların kapağının renkleri bile özenle seçilmiş bir seri çocukluğundan ölümüne Mısır Tarihinin en büyük firavunu olan II.Ramses'in olağanüstü hayatını anlatan roman serisi... İlk kitap beyaz kapak:çocukluk masumiyet 2.kitap:Kırmızı; gençlik olgunlaşma 3.kitap mavi ortayaş Gerçeklerle yüzleşme 4,kitap yeşil : olgunlaşma
5.kitap siyah; ölüm... Bu bile bence okunası kılıyor bu seriyi 5kitap bir ayda biter benden tavsiye..( kötü olan kitabı okuduktan sonra Mısıra gidesi geliyor insanın :)

Şimdilik bu kadar Devamı gelecek...

4 Ocak 2010 Pazartesi

152 Ülke, Tek Açıklama; Atatürk...

Uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi,
olaganüstü reformlar gerçekleştirmiş bir devrimci,
sömürgecilik ve emperyalizme karşı savaşan ilk lider,
insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü,
bütün hayatı boyunca insanlar arasında renk, din ve ırk ayrımı gözetmeyen eşsiz bir devlet adamı,
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu.





Metnin Ingilizcesi
Atatürk is:
An outstanding person who devoted himself for
the development of international understanding,
cooperation and peace, a revolutionist who realized extraordinary reforms, the first Leader who fought against imperialism and colonialism.
A unique Statesman respectful to human rights, pioneer of worldwide peace,
who never discriminated people according to their color religion or race through out his life, founder of Turkish Republic.

UNESCO (United Nations Educational Scientific and Culture Organizations)