25 Ağustos 2011 Perşembe

Saat 18:56 Febe TV'den bir kare =)


Yayın Akışını Kestttt =)
Arkada Ay Yüzlüm melodisi çalmanız önerilir =)

Galatasaray'ımızın ve STS Lig'in İlk Yarı Fikstürü...

1. HAFTA
09.09.2011
İBB - Galatasaray
2.HAFTA 
18.09.2011 
Galatasaray - Samsunspor 
3.HAFTA 
21.09.2011 

Karabükspor - Galatasaray 
4.HAFTA 
25.09.2011 

Galatasaray - Eskişehirspor 
5.HAFTA 
02.10.2011 

Ankaragücü - Galatasaray 
6.HAFTA 
16.10.2011 

Galatasaray - Bursaspor 
7.HAFTA 
23.10.2011 

Antalyaspor - Galatasaray 
8.HAFTA 
26.10.2011 

Galatasaray - Gaziantepspor 
9.HAFTA 
30.10.2011 

Kayserispor - Galatasaray 
10.HAFTA
06.11.2011

Galatasaray - Mersin İY 
11.HAFTA
20.11.2011

Beşiktaş - Galatasaray 
12.HAFTA
23.11.2011

Galatasaray - Sivasspor 
13.HAFTA
27.11.2011

Gençlerbirliği - Galatasaray 
14.HAFTA
04.12.2011

Galatasaray - Fenerbahçe 
15.HAFTA
07.12.2011

Trabzonspor - Galatasaray 
16.HAFTA
11.12.2011

Orduspor - Galatasaray 
17.HAFTA
18.12.2011
Galatasaray - Manisaspor 

M.A.A(55) ve Üstün Zekası; Play-Off için Halk Nasıl İkna Edilir?

Türk Futbolunun yükselen değeri (!) Mehmet Ali Aydınlar;
"Üç puan sistemi çıktığında İsveç ve İngiltere'de çıktı. Hiç bir yerde yoktu. Dünyanın en önemli basketbol ligi NBA'de de play-off var. Biz hiç bir sistem yapamaz mıyız?'' demiş.

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Antonio Lopez Nieto Ve Alternatif Türk Futbol Tarihi...

Antik Çağ’da Heredot ve Grek gibi tarihçiler;
‘’Eğer Persler Grekleri yenseydi neler olurdu?’’ diye sordular.
Ve ‘’Alternatif Tarih’’ ortaya çıktı…
Alternatif Tarih’i en iyi özetleyen, en meşhur söz ise 1660 tarihinde;
‘’ Kleopatra'nın burnu biraz kısa olsaydı, Dünya tarihi çok farklı olurdu.’’ diyen Pascal‘dan geldi…

21 Ağustos 2011 Pazar

Haydi Kalk Gel; Bul Bir Bahane


Abdel Kader Keita…
2009 yılında Galatasaray’a geldin…
Taraftarın sevgilisi oldun.
Her maç farklı heyecanlar yaşattın takıma…
Sonra gönderildin…

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Türk Futbolunun Yaramaz Çocuğu...

Play-off sistemine geçiliyormuş.
Ne güzel!
Peki nedir bu play-off sistemi?
Ligi ilk 4 te bitiren takımların lig sonunda ayrı bir lig oluşturarak şampiyonluk yarışına yeniden girmesi!

İspanya’da yok!
İngiltere’de yok!
İtalya’da yok!

19 Ağustos 2011 Cuma

Sen oğlunu geri dönmez say annem; ben ölünce belki vatan sağolur...


İçimiz yanıyor...
Her gün ayrı bir şehit haberi...
Televizyon açmaktan korkar olduk
Hissettiklerimizi kağıda dökmek zor...

Şehit ailelerinin hislerini anlamak ise imkansız...
Ama sen üzülme Annem;
Belki bir oğlunu kaybettin ama biz hepimiz senin oğlunuz...
Yerini dolduramayız Mehmet'imizin ama biz de senin oğlunuz...
Üzülme Annem üzülme...

Unutulmasın ki;
Ali ölür, Ahmet ölür, Murat ölür.
Hasan, Mustafa da ölür. 
Ama Mehmet ölmez, Mehmetçik ölmez...

Sen o dağlarda gezen it
Sakın unutma bunu!


Başımız Sağolsun...


Şehitlik üzerine entel entel muhabbet edenlere,
Şehidim toprakla buluşmadan gündem değiştirenlere,
Ve terörden nemalananlara inat;
Biz bu vatan için ölmeye hazırız...
Şehit olmayı Allah bize nasip ederse;
Onlara inat mezar taşımıza ''Vatan Sağolsun'' yazılsın... 




18 Ağustos 2011 Perşembe

Basketbol Takımlarımızın Derbi Takvimi...

Erkek ve Bayan basketbol takımlarımızın bu sezon ki derbi takvimini çıkardım. Erkek Basketbolunda bize rakip olamasa bile futbol takımına olan saygımızdan Trabzonspor Basket'i de ekledim. Trabzon'da yaşıyor olmamın bunda en ufak bir etkisi yok valla =)



Görünen o ki; Kasım ve Mart aylarında basketbola doyacağız. 

Çocuk mu kandırıyorsunuz?



Tarih: 17 Ağustos 1999…
Saat: 03:02…
Yer: Marmara açıkları…

7,2 şiddetinde deprem oldu.
Sadece 45 saniye de esmi rakamlarla 18.000 canımızı kaybettik.
Oranın fotoğraflarına bakan herkes bu rakamı az bulsa da en az 18.000 canımız aramızdan ayrıldı.

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Türkiye değil Tuhaf'iye...

Türkiye tuhaf memleket;
Buyrun şöyle başlayalım…

17 Ağustos 1999’da deprem oldu.
Ahmet Mete Işıkara ünlü oldu.
Halbuki adam 1991’den beri Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi müdürüydü.
Utanmadık ülkenin en seksisi seçtik;
Arada 4-5 şiddetinde deprem olursa hatırlıyoruz Deprem Dede’yi…

Havalar ısındı klimatologlar türedi bir anda;
Küresel ısınma ile ilgili atıp tutmaya başladılar.
Böyle giderse kutuplarda 3 vakte kadar buz kalmayacakdan girip;
Hollanda sular altında kalacakmıştan çıktılar.
Şeytan diyor al karşına iki tokatla…
Hollanda size mi benzer?
Adamlar barajlar yapmış. Önlemler almış.
Bizim klimataloglara ‘’Sen bunun üstüne bir bardak su iç’’ dediler.
Hoop onlar da unutuldu.

Ülkeyi yönetenler desen her seçim başka bir hayvan(!);
Bir seçim kırat olan sonraki seçimde boz kurt oldu.
Güvercin uçuverdi daha konmadan arı olmayanı dövdüler mesela…
Ampulü bir hayvana benzetemedim malüm hayvana hakaret…


Şehit verdik; Terör uzmanı türedi.
Nasıl bir uzmanlıktır arkadaş?
O kadar uzmansanız bitirin şu işi de alnınızdan öpelim.
Münevver Karabulut katledildi.
Al canlı yayına bir kriminalist;
Ramazan geldi;
Bağla yayına bizim imamı…
Diyetisyeni unutmayasın ha sakın…
Arada bir doktor bağla da sağlıklı yaşayalım...



Örnekler uzar gider;
Biz en günceli ile bitirelim…
Şike olayı patlak verdi
Ekranlar avukat doldu.
Herkes bir telden çalıyor.
Kimi küme düşürdü;
Kimisi eksi puanla başlattı  takımları;
Ama adamlar da haklı;
Federasyon başkanı 26 klasörü görmezden gelip;
 ‘’Belge yok’’ dediği yerde avukatların sekiz (rakamla 8-0 pardon 8) çizmesi normal..
Atalarımız boşa dememiş;
İman osurursa cemaat sıçar diye…
Aman Faik bey şike demedim ha beni de şikayet etmeyesin savcılığa…

Haydi avukatlar okulunu okumuş bunun;
Ya gazetecilere(!) ne demeli?
Twitter’dan  belgeleri ben verdim deyip organize işleri tebrik eden var.
Bir takımı aynı gün içerisinde 3 kere düşürüp 4 kere eksi puanda başlatan var.
Bir gün sarı kırmızı olup sonraki gün kırmızıyı lacivert ile değişen var.
Laf çok; icraat yok!

Anlayacağınız ülkede  gündem değiştikçe ‘’Acaba benden de bir şey olur mu?’’ diye futbol deyimiyle sahaya atlamak moda oldu.

Transfer konusunda atıp tutanları yazmıyorum bile...

Demem o ki;
Twitter’da bilgi kısmına fi tarihinde nereden aldığı belli olmayan ödülleri yazan AYARsızlar* yazar oluyor.

Benden neden olmasın?

*: Anladın sen onu bebeem…



11 Ağustos 2011 Perşembe

Kelimeler Kifayetsiz...

Uzunca bir zaman geçti, 
Hatırlayamıyorum tam tarihini ama yazasım geldi birden. 
Muhtemelen 18 Mart30 Ağustos, Kurban ya da Ramazan Bayramı vb. gibi özel bir gündü. 
Edirnekapı Şehitliği'ni gösteriyordu haberlerde. 
Bir ara orada oğlunun mezarı başında dua eden bir anneye de mikrofon tuttular.

- Siz de mi oğlunuzu ziyarete geldiniz efendim, neler hissediyorsunuz? 
şeklinde bir soru sordular kadına.

Kadın aynen şöyle dedi;

- Evet kızım ben de ziyaret edeyim dedim oğlumu. Dün rüyamda gördüm; ''Anne bana Galatasaray atkımı getirir misin?'' dedi, onu getirdim ben de... 



Kaynak;
Sevgisi ölümden sonra bile devam edendir...

10'unla da olmuyor; 10'suz da...

Galatasaray’da 10 numaralar hep değerli olmuştur.
Kutsal formayı Metin Oktay’ı, Hagi’si hatta bir dönem Hakan Şükür bile giymişti.
Söylediğim isimler dışındakiler elbette değerli isimler fakat yazının ilerleyen kısımlarında yukardaki üç isimden bahsedeceğim.

Taçsız Kral;
Galatasaray’da 10 numarayı anlamlı kılan;
Efsaneleştiren isim…
Galatasaray’a geldiği dönemde bir çok sıkıntı yaşamıştı Taçsız Kral;
‘’Ya ben; Ya Galatasaray ?’’ diyen eşinden;
‘’Tabiiki de Galatasaray; en azından o daha vefalı!’’ diyerek ayrıldı.
Maç belgelerinde yapılan hatalardan 45 gün hapis yattı.
Galatasaray’dan ayrılıp Palermo’ya gitti.
Geri döndü.
Fakat bunlara rağmen yine EFSANE oldu.

Kral Hakan Şükür;
Galatasaray’da oynarken eşini kaybetti.
İnter’e transfer oldu.
Parma,Blackburn Rovers derken
İstediğini elde edemedi.
Geri döndü.
İlk başlarda istediği formu yakalayamasa da Türkiye Liglerinin en çok gol atan oyuncusu oldu.
Herşeye rağmen EFSANE oldu.

Commandante Hagi;
94 Dünya Kupası’nda mükemmel oyunuyla göze battı;
Gerek DK öncesi oynadığı Real Madrid’de
Gerekse DK sonrası oynadığı Barcelona da diğer performanslarından göreceli olarak kötü bir çizgide futbol oynadı.
Galatasaray’a transfer oldu.
Önce annesini ardından babasını kaybetti.
Bu kadar olumsuzluğa rağmen Galatasaray’da her dönem mükemmel bir performans sergiledi.
Ve EFSANE oldu.


Son olarak da KK10 Arda Turan;
Tabir-i caizse Florya’da doğdu.
Manisa da kiralık oynarken Fenerbahçe’yi dağıttı.
Bir nevi başka formayla da olsa Galatasaray’ı şampiyon yaptı.
Ardından iki yıl sonra Galatasaray formasıyla şampiyonluk yaşadı.
10 numarayı giydi.
Kaptan yapıldı.
Gerek bizim gerekse kendi hatalarından medyaya yem olmaya başladı.
Sinema kapattı olay oldu.
Akşam 8’de yemeğe çıktı; Medya gece 4 diye lanse etti.
Milli takımda sakat sakat oynadı.
Galatasaray’da 5-6 ay forma giyemedi.
Taraftarı karşısına aldı.
Taraftar hatasını anladı. 10’u bağrına bastı.
Ve şimdi Atletico Madrid’e transfer oldu.


Diğer unutulmazlarımızdan tek farkı benim gözümde EFSANE olmayışıdır.
Gitti ama elbet geri dönecek.
Dönecek ve EFSANE olacak.
Ama lütfen kimse bana ‘’Arda çok zor günler geçirdi’’ demesin…
Yaşadıklarından hangisi hapis yatmayla eş değer olabilir ki?
Ya da hangisi kaybedilen bir eşin; yitirilen anne babanın acısından büyüktür?
Unutulmasın ki Arda Galatasaray’dan değil; Türkiye’den ayrıldı.
Sizce farklı olabilir fakat; bence kolayı seçti.
Herşeye rağmen;
Yolun Açık Olsun KK10
Seni Seviyoruz…

Yazımın özeti;
Herkes oynadığı takımın taraftarı olduğunu söyler; ben doğuştan Galatasaraylıyım. - Arda Turan

Galatasaray'da gitmek isteyen gönderilmiştir. Hep böyle olmuştur. İstemeyen de gitmemiştir. - Metin Oktay

Bunu da ben yazdım yabancı değil  çaktırmadan dikizleyin;
 66 İyiydi be Koca Kafa

9 Ağustos 2011 Salı

66 iyiydi be Koca Kafa!


Kelimeler kıfayetsiz...
O kadar kızgınım ki sana;
Bir o kadar da üzgün...

Ayrılık elbette hazin son..
Fakat böyle olmamalıydı.


Bazen düşünüyorum da;
Hiç vermese miydik 10 numarayı sana?
Haketmediğinden değil;
Böylece yem olmazdın kolpa medyaya!




Sen benim gönlümde hep 66 numara olarak kalacaksın!
O sadece futbolu düşünen;
Yeri geldiğinde sahada istediğini yapamayınca kalbi sıkışan 66 numara!


Hakkımız varsa helal olsun..
Çok kızgınım ama bugün zamanı değil
Sende hakkını helal et;
Seni yürekten seviyoruz...
Başın sıkışırsa unutmaki bi hep buralARDAyız!
Ama yine de söylüyorum be kaptan!



66 iyiydi be Koca Kafa!
Keşke hep öyle kalsaydın...

Hırsızlıkta Son Nokta; Yok FBron(!) James!

Bunca yıldır futbol izlerim...
Beste çalan gördüm...
Pankart çalan gördüm...
Atkı çalan gördüm...
Ama bunun gibisi yok;



Bunda ne var diyebilirsiniz;
Birincisi böyle bir skor yok
İkincisi altta ki fotoyu çaktırmadan bir dikizleyin;


Hadi fikiri çalıyorsun anladık. Bari fanteziyi değiştir biraz ya...
Ya 11 kişi olsaydık ne demek ya!
Sahaya 7 kişi çıkıp 7 gol atan Galatasaray'dan etkilenip 9 kişiyle 9-0!
Hem de Ali Sami Yen'de!
Yıl 1911;
Stad; Ali Sami Yen!
Futbolcuları araştırmadım bile...

Yok yok ben bu fenevlilerden elimi yüzümü yıkadım...
Artık bizden marş,beste çalmayın demeyeceğim...

Malum olayın zirvesindeyiz
Son noktadayız =)


Kaynak;









8 Ağustos 2011 Pazartesi

SS:Hayvana Pardon Fenev'e Şiddete SON!

Blog olarak ilk Sosyal Sorumluluk Projemizi yapıyoruz.
Emniyet-Galatasaray elele! Hayvana pardon Fenev'e Şiddete Son! 
Birazdan okuyacaklarınız hayal ürünü değil tamamen gerçektir.

Duyda inanma;
Cadde'ye sığmayıp Taksim'e geliyormuşsunuz;

Şimdi bunun iki açıklaması var.
Birincisi ''Eceli gelen KÖPEK camii duvarına işer''
Ki umarız böyle değildir.
Daha önce bu konuda gerekli örneklemeler yapmıştık.
Leeds taraftarı ve daha 2 ay önce sizden kendini bilmezlere Beyoğlu'nun kime ait olduğunu göstermiştik.
Haa biz konuyu iyi anlamadık.
Bir kere daha tecrübe etmek istiyoruz diyorsanız; Buyrun...
Artık bundan sonra sadece şunu söyleriz Emniyet'e;
''İstenmeyen olaylar çıksın istiyoruz!''
İsteyen gelsin...

İkinci açıklamamız ise Ramazan ayında olduğumuzdan dolayı modaya uyup dini açıklamadır.
Bu açıklama kendi içinde ikiye ayrılıyor.
Birincisi siz ya Ramazan ayında alkol alıyorsunuz;
Ki bu çok günah tasvip etmiyoruz.
Ya da oruç başınıza vurdu.
İftar sonrası takriben 20:45 (yazıyla #yirmikirkbes) sularında aklınız başınıza gelecek.

Tabii ki aranızda bu yazdıklarımı iftardan sonra da anlamayacak olanlar var.
Onlara da müjdemiz var.
Üzülmesinler.
Diyanet'e sordurduk;
Oruçluyken yenilen dayak orucu bozmuyormuş.
Hadi yine iyisiniz =)

''Galatasaray taraftarı büyük taraftardır. Düşene(!) vurmaz'' diye düşünüyorsanız;
Bundan medet umup Taksim'e geliyorsanız;
Gelmeyin.

Size yapabileceğimiz en büyük iyilik sizi caddeye kadar kovalayıp;
Tekme tokat oraya sığdırmak olur.
Eğer halen geleceğim diyorsanız bu Sosyal Sorumluluk projesi bizi aşar.
Bizden söylemesi...

Unutmadan;
#BEYOGLUsadeceCiMBOMBOMUNDUR!




Yeteri kadar eğlenmediniz mi?
Bir de bunu dikizleyin; haitaenis;Kimin Hatası

7 Ağustos 2011 Pazar

O Kadar Rahat Uyuyoruz ki;



Bir Anı;
İzmir kurtulmuş, çok tatlı bir yorgunlukla, Atatürk ve arkadaşları  Ankara'ya hareket edeceklerdir...
Trene binerler ve kompartımana çekilirler. Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını yıkamaktadır
Yaveri:
-       Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye böylesiniz?’’', der. '
Atatürk;
-       Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı. Setremi yastık yaptım üşüdüm, uyumadım kalktım', der.
Yaveri:
-       Aman Pasam! Birimize haber vereydiniz; hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik', der.
Ve bir ülke kurtarmaktan dönen komutan tarihi bir cevap verir:
-       Geç fark ettim, hepiniz en az benim kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; milletimin rahat uyumasıdır.


ATAMIZ SAYESİNDE O KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ;
HÂLA UYANAMADIK?

Küstüm Oynamıyorum! Bir Sadri Şener Komedisi...

Çocukluğumuzun vazgeçilmeziydi sokakta oynadığımız futbol maçları.
 İki tane taş üst üste koyunca  kaledireği; oradan buradan bulduğumuz kireçlerle çizilen yamuk yumuk dikdörtgen ise sahamız olurdu.
Endüstriyel futbolun o zaman ki yansıması ise; mahallenin elinde futbol topu sahibi olan çocuktu.
Onun istedikleri olmadığında ‘’Küstüm oynamıyorum.’’der topunu vermezdi.
 Fakat diğer çocuklar paralarını birleştirip top aldığında; kuyruğunu sıkıştırıp ‘’Bende sizin sahada sizinle oynayabilir miyim?’’ derdi.
 Eee çocuk yüreği alırdık onu tüm maçlara…

Hani çok güzel bir söz vardır; Biz büyüdük ve kirlendi dünya…
Biz büyüyünce şımarık çocuk da büyüdü tabii ki.
Şimdi anlatacağım hikaye günümüzün şımarık çocuğunun hikayesidir.
Büyüdü.
Trabzonspor’a başkan oldu…
İyi geçen bir sezon ardından; Selçuk ve Egemen’in sözleşmelerini uzatma vaadiyle ikinci kez seçime girdi.
Seçimi kazandı.
Ama sezon sonunda elinde ne şampiyonluk kaldı, ne Selçuk, ne Egemen…
Egemen Beşiktaş’a; Selçuk Galatasaray’a gitti.
Hiçbir kanun ihlali olmadan yapılan Selçuk transferinde; kendi başarısızlığını örtmek için Galatasaray’a yüklendi.
‘’ Galatasaray ile tüm ilişkilerimizi dondurduk’’ dedi(Bkz. Küstüm oynamıyorum.)
Buna çok üzülen Galatasaray yönetimi  üzüntüden kanser oldu(!)
Daha sonra kendi bulaştığı şike skandalına adı yandaş medya tarafından karıştırılan Galatasaray için;
‘’Umarım Galatasaray yargı da aklanır.’’ Dedi
Yargılama aşamasıyla alakası olmayan Galatasaray’ı fırsattan istifade suçlu ilan etti.
Bu seferde bu açıklamaya çok üzülen Galatasaray taraftarı üzüntüden kanser oldu(!)

Gel zaman git zaman Sayın Sadri Şener’in Galatasaray’a işi düştü.
Baktı  Olimpiyat’ta işler istediği gibi gitmiyor.
Gözünü diktiği Galatasaray’ın seyirci rekorlarının yarısına bile yaklaşılamıyor.
Ambians desen zaten sıfırın altında;
Hemen Galatasaray’ın kapısını çalıyor.
‘’Athletic  maçını Ali Sami Yen SK TT Arena’da oynamak istiyoruz.’’
Tanıdık geldi dimi?(Bkz. 5.satır.)
Hani Galatasaray yanlış yapmıştı?
Hani ilişkiler dondurulmuştu?
O sert açıklamanla üzüntüden kanser olan(!) Galatasaray yönetimi ve taraftarlarının hakkını nasıl ödeyeceksin? (!)

Gelelim yazımızın sonuna;
Çocukken olsaydı yufka yürekli olur
‘’Gel sen de oyna’’ derdik.
Ama ne dedik  başta?
Biz büyüdük ve kirlendi dünya…
Biz artık o yufka yürekli saf çocuklar değiliz.
Seni seviyene inseydik
Sana  bir şarkı hediye ederdik ama;
‘’Alem biliyor adam değilsin;
Böyle gelmiş; böyle gidersin
Dilenme benden SAHA direnme;
 Tek sözüm sana ALLAH versin!’’

Biz bir atasözüyle bitirelim.
‘’ Köpekler istedi diye Atlar ölmez!’’
Bu yazının kısa özeti de şudur;
Atın intikamı… =)

Haa unutmadan;
#BURASITTARENABURADAASLANLARKUKRER!

3 Ağustos 2011 Çarşamba

DERLERRRR!

Popüler konu şike olunca bu konuyu irdelememek olmaz. Bir Galatasaraylıya olarak şike denildiğinde aklına ilk Fenerbahçe ardından 1992-1993 sezonu gelir. Yanlış anlamayın şike yaptığımızı kabul filan etmiyorum fakat kendini bilmez rakipler ve yandaş medyanın temcit pilavı gibi devamlı önümüze sunduğu 8-0’lık bir Ankaragücü maçı var. Ama bilmedikleri veya unuttukları asıl konu ise bilinçli, araştıran ve paylaşan GALATASARAY taraftarıdır. Bundan bir sene önce bana bu maç sorulsa acaba varmıydı? diye düşünmekten kendimi alamazdım fakat araştırınca acabaya gerek kalmadı ve sizlerle paylaşmak istedim. Haydi hayırlısı;

Galatasaray’ın bileğinin hakkıyla kazandığı şampiyonlukta şerefli ikincilik hikayesini uyduran sayın Beşiktaş camiasının tüm tezlerini tek tek çürütmek için aşağıda tüm olasılıkları yazacağım.

1.     ŞAMPİYONLUK PUAN EŞİTLİĞİNDE GENEL AVERAJLA BELİRLENİYORDU.
1992-1993 sezonunun sondan bir önceki haftasında(29.hafta) Lider Galatasaray kendi sahasında kendisiyle aynı puan sahip olan ikinci Beşiktaş’ı ağırladı ve karşılaşma karşılık atılan goller sonucunda 1-1 bitti. Son haftaya girilirken ortaya şu puan durumu çıktı
O
G
B
M
A
Y
AV
P
29
19
6
4
66
21
45
63
29
18
9
2
65
22
43
63

Ligin son haftasında Galatasaray deplasmanda Ankaragücü; Beşiktaş ise kendi sahasında hiçbir iddiası olmayan Gençlerbirliği ile karşılaştı. Beşiktaş’ın şampiyon olması için Galatasaray’ın deplasmanda puan kaybetmesi gerekiyordu. Galatasaray’ın kazanması durumunda ise Beşiktaş’ın +2 averajı kapatması için Galatasaray’dan 2 fazla fark atması gerekiyordu. Peki ne mi oldu? Galatasaray maçını bir an için göz ardı edelim ve Beşiktaş’ın son haftada ne yaptığına bakalım.
30.05.1993 15:30

Beşiktaş kendi sahasında Gençlerbirliği’ni Sergen Yalçın,Madida ve Nam-ı diğer Şifo Mehmet’in( Mehmet Özdilek) golleriyle 3-1 yendi. Fakat bu skor Beşiktaş için sadece +2 averajı kapatıyordu. Şampiyonluk için yeterli olmayan bu skorla beraber Galatasaray’a 1-0 bile yetiyordu.Bu nedenle Ankaragücü maçında fark değil atılacak tek golün önemi vardı ve Galatasaray o maçta efsanevi bir oyunla 8-0 kazanıp şampiyon oluyordu.

O
G
B
M
A
Y
AV
P
30
20
6
4
74
21
53
66
30
19
9
2
68
23
45
66


2.     GALATASARAY NEDEN İLK YARI DA 5-0 ÖNE GEÇTİ? ZALAD MAÇI MI SATTI?
Bu tür bir soruyu sadece komedi filmlerinde salak rolünü oynayan sarışınlar(sözüm meclisten dışarı) sorabilecek olsa da biz cevap verelim. O sezon ligi son sırada bitiren Konyaspordan sonra en fazla gol giyen takım olan Ankaragücü;

7. Hafta
10.10.1992 19:00

20. Hafta
21.02.1993 13:00

22. Hafta
14.03.1993 13:30

24. Hafta
04.04.1993 14:30

gibi skorlarla sahadan boynu bükük ayrılarak tabiri caizse berbat bir sezon geçirmişti.
Şerefli ikinci Beşiktaş’ın 2 maçta Ankaragücü’ne 10 gol atarken sorun yok; Şampiyon Galatasaray’ın 11 gol atması şike oldu. Yapmayın arkadaşlar; İnsan buna neresiyle güleceğine şaşırır. Ayrıca Zalad şike yaptı diyenler; Sizden iki maçta 10 gol yiyen Arif Peçenek 8-0 biten maçın ikinci yarısında Galatasaray’dan üç gol yedi. Haydi Zalad şike yaptı; Arif Peçenek’de mi maç sattı? Arif Peçenek de sattı diyelim eee bu adam sizden iki maçta 10 gol yerken onurluydu da bizim maçta mı şikeci oldu? Neremle güldüğümü anladınız umarım…

3.     GALATASARAY DİĞER MAÇLARDA NE YAPTI? SADECE ANKARAGÜCÜ’NE Mİ GÜCÜ YETTİ?
Elbette ki hayır. Aşağıda Galatasaray’ın farklı kazandığı maçların listesi bulunmaktadır. Ayrıca 3-0 gibi net skorları da buraya yazmadım.Aşagıda yer alan hiçbir takım o sezon küme düşmedi hatta bir çoğu düşme tehlikesi bile yaşamadı.
8. Hafta (17-18 Ekim 1992)        Galatasaray SK - Bursa SK              4-2
9. Hafta (1 Kasım 1992)              Gaziantep SK - Galatasaray SK       0-5
16. Hafta (23 Ocak 1993)           Galatasaray SK - Gençlerbirliği SK 5-2
18. Hafta (6-7 Şubat 1993)         Galatasaray SK - Karşıyaka SK       4-1
20. Hafta (20-21 Şubat 1993)    Galatasaray SK - Kayseri SK            4-2
25. Hafta (11 Nisan 1993)          Fenerbahçe SK - Galatasaray SK    1-4
26. Hafta (2-3 Mayıs 1993)        Galatasaray SK - Sarıyer SK            4-0
28. Hafta (16 Mayıs 1993)         Galatasaray SK - Konya SK :           5-0
30. Hafta ( 30 Mayıs 1993)        Ankaragücü SK - Galatasaray SK    0-8 

Hala şike var diyorsan; Diyecek bir şey yok Allah akıl fikir versin. Tüm mahalle arkanızdan tren yapmış haberiniz yok =)



4. 1992-1993 SEZONUNDA GALATASARAY VE BEŞİKTAŞ 6 KEZ KARŞILAŞTI. BEŞİKTAŞ KAÇINI KAZANDI?
Hemen cevap verelim; Sıfır (rakamla 0)..
TSYD Kupası
12/08/1992           Ali Sami Yen            Galatasaray-Beşiktaş                    3-2
Türkiye Ligi
06/12/1992           İnönü Stadı             Beşiktaş-Galatasaray                    1-3
23/05/1993           Ali Sami Yen            Galatasaray-Beşiktaş                    1-1
Türkiye Kupası Finali
24/03/1993           Ali Sami Yen            Galatasaray-Beşiktaş                    1-0
07/04/1993           İnönü Stadı             Beşiktaş-Galatasaray                    2-2
Cumhurbaşkanlığı Kupası
14/08/1993           19 Mayıs St.             Galatasaray-Beşiktaş                    2-0
Bir sezonda en büyük rakibinle 6 maç yapıyorsun. 12 gol yiyip 6 gol atıyorsun ve hiç kazanamıyorsun. Sonrasında şampiyonluğuna şikeli diyorsun. Kusura bakma da çocuklar oynasa da bu oyun Çocuk Oyunu değil; ERKEK OYUNU!

Eee boşuna demiyoruz; Futbol ERKEK Oyunu diye… Şampiyonluğu elinden kaçıran yönetiminiz ve bunu sindiremeyen medyanız ortaya bir yalan attı sizlerde kandınız. Yazımı bir fıkra ile bitirmek istiyorum.

Eski zamanlarda bir nehrin diğer tarafına geçmek için sandal kullanılırmış. Bu nehirde çalışan ünlü bir sandalcı varmış. Herkes bu sandalcıya "çapkın" dermiş. Sandalına binen kimseyi becermeden bırakmazmış. Bu haberi alan namuslu mu namuslu bir kadın:
-      - Hadi canim sende, ben binicem de beni yapacak he!.." demiş
ve sandala binmeye gitmiş. Sandala binmiş, nehrin karşısına geçmeye başlamışlar. Sandalcı kendi kendine "Derler, Derler, Derler!" deyip duruyormuş . Kadın en sonun da kendini tutamayıp sormuş:
-      - Ne derler be adam, söylesene...
Sandalcı da;
-     - YAPMASAM DA YAPTI DERLERRRRRR!